İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | right away zf. | bir an önce | ||
Finally, I would ask the Council to launch initiatives for an in-depth summit with the US administration right away. Son olarak, Konsey'den ABD yönetimi ile derinlemesine bir zirve için girişimleri bir an önce başlatmasını rica ediyorum. More Sentences |
||||
Genel | right away zf. | hemencecik | ||
We liked each other right away. Hemencecik birbirimizi sevdik. More Sentences |
||||
Genel | right away zf. | derhal | ||
This is an important objective and our interaction with UNEP must be enhanced right away. Bu önemli bir hedeftir ve UNEP ile etkileşimimiz derhal arttırılmalıdır. More Sentences |
||||
Genel | right away zf. | anında | ||
I recognized your voice right away. Sesinizi anında tanıdım. More Sentences |
||||
Genel | right away zf. | hemen | ||
I feel it would be discourteous to say no, but it would also be too hasty on my part to give an answer right away. Hayır demenin nezaketsizlik olacağını düşünüyorum ancak hemen bir cevap vermek de benim açımdan çok aceleci olur. More Sentences |
||||
Genel | right away zf. | beklemeksizin |
İngilizce | Türkçe | |
---|---|---|
Phrases | ||
İfadeler | something you notice right away expr. | hemen fark edeceğin bir şey |
İfadeler | right away tomorrow expr. | yarından tezi yok |
Colloquial | ||
Konuşma Dili | need it right away f. | acilen ihtiyacı olmak |
Konuşma Dili | remember someone right away f. | birini görür görmez hatırlamak |
Konuşma Dili | remember someone right away f. | birini hemen hatırlamak |
Speaking | ||
Konuşma | I told my mom right away expr. | hemen anneme söyledim |
Konuşma | I'll bring it right away expr. | hemen getiriyorum |
Konuşma | I'll get your breakfast right away expr. | kahvaltınızı hemen getiriyorum |
Konuşma | I'll bring your breakfast right away expr. | kahvaltınızı hemen getiriyorum |